15 Haziran 2015 Pazartesi

MÜLTEKA 5*

MÜLTEKA  El Ebhur 

(denizlerin toplandığı yer)

İÇİNDEKİLER

1.  FARZI YAKALAMAK 
2.  CEMAAT
3.  İMAMLIK VE DEĞERİ
4.  YERLEŞİK OLAN VE YOLCU, İMAM
     BİNİLİ İSE
5.  İMAMLA CEMAAT ARASINDA ENGEL VARSA
6.  İMAMA UYMANIN SIHHATİNİN       (DOĞRULUĞUNUN) ŞARTLARI
6.  İMAMETE EHİL KİŞİLER
7.  KADIN VE ERKEKLERİN NAMAZI
8.  CEMAATE
     GELMEMEYİ MAZUR GÖSTERECEK HALLER
9.  SAFLAR VE MELEKLER
10.  İMAMA GÖRE CEMAATİN YERİ
11.  NAMAZDA ABDEST BOZULMASI     
12.  CUMA NAMAZI

***

MÜLTEKA  

Farzı Yakalamak   

1. Her kim farza başlarsa, arkasından kamet getirilse, eğer ilk rekâtı için secde etmemişse namazını keser ve imama uyar [1].
2.  Eğer, birinci rekâtın secdesini yapmışsa, başladığı namaz da dört rek'atlı farz ise, iki rekâtını tamamlar, (bu iki rekât na­file olur).
3.  Eğer, üçüncü rekâtın secdesini yapmışsa, (dört rekâtı ta­mamlar. Nafile olarak (imama) uyar. Ancak ikindi namazında müstes­nadır. (Çünkü ikindiden sonra nafile kılmak mekruhtur).
4.  Sabah ve akşam namazında ise başladığı namazı keser ve ikinci rekâtın secdesi­ni yapmadığı sürece imama uyar.
5.  Eğer, ikinci rek'atin secdesini yaptı ise tamamlar ve imama uymaz.
6.  Eğer, namaza başlayan kimse, öğle veya cuma’nın sünnetinde olur da, öğlenin farzına kamet getirilse veya hutbeye başlansa, iki rekâtta namazını keser. Fukahadan bazıları da: Öğlenin sünnetini dört rekât olarak tamamlar.”  dediler.
7.  Namaz için ezan okunan mescitte, namaz kılan kimsenin, nama­zı edadan önce çıkması mekruhtur [2]. Ancak o kimse başka bir camide imam veya müezzin olarak görevli ise,  çıkması mekruh olmaz.
8.  Eğer okunan ezanın namazını kılsa, çıkması mekruh değildir.
9.  Öğle ve yatsı namazlarında kamet başlamışsa çıkıp gitmek mekruhtur[3].
10.                Eğer bir kimse, sabahın sünnetine başlarsa, cemaatle sabah namazını kaçırmasından korksa, sünneti terk edip imama uyar[4].
11.                   Eğer farzın bir rekâtına yetişeceğine kalbi kanaat ederse, sabahın     sünnetini terk etmez. Belki, sünneti mescit kapısında kılar ve imama uyar. Sabah namazının sünneti kaza olunmaz. Ancak farzla beraber güneş doğduktan sonra, zevalden evvel, kuşluk vaktinde kaza olunur[5].
12. İmam’ı Muhammed'e göre ise, güneş doğduktan sonra, zevale kadar kaza olunur, öğlenin sünnetini, farza yetişememek korkusu olsun, olmasın terk eder.
13. Sabahın sünneti ancak farza tabi olarak kaza edilir.
14. Öğlenin farzına başlandığında, öğlenin sünnetini kılmayan kimsenin farza yetişememek korkusu olsun, olmasın öğlenin dört rekât sünnetini terk eder.
·  mam'ı Muhammed'e göre: Yetişilemeyen dört rekâtlı sünnet, öğlenin son iki rekât sünnetinden önce kaza edilir[6].
·  İmam'ı Ebû Yusuf'a göre ise: Öğlenin iki rekât sünneti kılındıktan sonra, kılınamayan dört rekât kaza edilir.
15. Sabah ve öğlenin sünnetinden, beş vaktin farzından ve vitirden başka asla kaza olunmaz. 
16. Beş vakitin farzından, vitirden, sabah ve öğlenin sünnetinden, başka namazlar kaza olunmaz.
17. Cemaat, öğle namazını kılarken her kim bir rekâtına yetişse, öğleyi cemaatle kılmamış, belki faziletine erişmiş olur.
18. Her kim mescide gelip cemaat bulamasa yani farz kılınmış cemaat dağılmış olsa, eğer vaktin çıkmasından emin ise, farzdan önce dilediği kadar nafile kılar.
19.  Her kim, imamı rükûda yakalayıp tekbir alarak dursa, taki imam başını rükûdan kaldırana kadar (ona uymadan beklese) o rekâtı yakalamış olmaz.
20.  Her kim imamdan evvel rükû etse ve imamı onu rükûda yakalasa, o kişinin rükû’su (mekruh olmakla birlikte) sahihtir [7]

MÜLTEKA ŞERHİ
Farzı Yakalamak
 [1]. Özürsüz nama­zı kesmek doğru değildir. Fakat burada cemaatle namaz kılmanın sevap ve ecri daha fazla olduğundan, başlanmış namazı metinde geçtiği üzere kesip imama uymak gerekir.  Binaenaleyh, Kuran’ı Kerimdeki;   “Amellerinizi iptal etmeyin” mealindeki hükmü ilâhî amel­leri kesmemeyi beyan ediyorsa da, fazilet kazanmak için eski mescidi yıkıp yenilemek için hareket gibi yeniden ıslah ve mükemmelleştirmek demek olduğundan bu hüküm burada cari değildir.

[2]. Zira Rasûlullah  (S.A.V.)  Efendimiz şöyle buyurdular: Bir kimse mescitte iken ezan okunur ve o halde iken dönmek is­temediği halde ve başka bir ihtiyaç için  (hastalık, başka camide imam ve müezzinlik vesaire) de olmadığı halde mescitten çıkarsa, işte o kimse münafıktır.” (İBNİ MÂCE)

· Namazı mahalle mescidi ve camilerinde kılmak gerekir. Ancak uzaktaki camide, vaz'u nasihat, hatmi Kur'an ve emsali gibi vazifeler görülüyorsa, bu takdir­de gidilmesinde bir mahzur yoktur.

[3]. Yani bu vakitlerde kamete başlandığı zaman o vaktin nama­zını kılmış olsa bile mescit veya camiden çıkmak mekruhtur. Zira bu vakitlerde nafile olarak iktida etmek caizdir. Binaenaleyh ithama maruz kalmamak ve cemaate muhalefet etmemek için nafile olarak yetinmek gerekir.

[4]. Zira cemaatin sevabı sünnetin sevabından daha büyüktür.

FETVA

[5].  Soru: Zeyd, sabah namazını kılamasa,  o gün güneş doğduktan sonra sabah namazının farzını kaza ederken sünneti de kaza eder mi?
Cevap:    Eder. (ABDURRAHİM)

[6]. Fetva,  İmam'ı Muhammed'in  görüşüne göredir.

Soru: Öğle namazını cemaatle kılan Zeyd, farzdan önce dört rek'at olan öğlenin sünnetini kılmamış olsa, bu dört rek'at sünneti, öğlenin farzından sonra iki rek'at olan sünnetten evvel kaza etmek evlâ olur mu?
Cevap:   Olur.  (Fetva Îbni Nüceym)

[7].  Fakat kerahet  olur.  Zira Peygamber   (S.A.V.)   Efendimiz şöyle buyuruyor: İmamdan evvel rükû’a varıp ve imamdan evvel rükû’dan kalkan, başının eşekbaşı suretine çev­rilmesinden korkmaz mı?”

·  Eğer imam rükû’da kendine yetişmez ve o da imamdan evvel rükû’a varır ve hem de imamdan önce rükûdan kalkarsa, imam'a tabi olmayı bir rükünde terk ettiğinden namazı geçersiz olur.

Soru: Dört rekâtlı namazda ancak bir rekâtta imama yetişen Zeyd, ge­çen rekâtları ne şekilde kaza eder?
Cevap:   Bir rekât daha kılıp Fatiha ve sure okur, oturup teşehhüt eder. Sonra bir rekât daha kılıp yine Fatiha ve sure okur. Secdeden sonra oturmaz, kıyama kalkar. Sonra bir rekât daha kılıp dilerse kıraat eder. Dilemezse etmez. Fakat kıraat efdaldır. Sonra oturup teşehhüd eder. (ABDURRAHİM)

Soru: Zeyd, öğle namazını kıldıktan sonra, bir cemaat imamla öğle na­mazını kılmaya başladıklarında, Zeyd de kazaya kalmış öğle namazının kazası niyeti ile o cemaatle saf tutup, imama uysa, o niyet ettiği öğ­le namazını kaza etmiş olur mu?
Cevap:   Olmaz  (zira ayrı ayrı günlerin namazlarıdır). (ABDURRAHİM)

İMAM EBU HANİFE 
CEMAAT
1.  Cabir b. Abdullah’tan Şöyle Rivayet Edildi:
Nebi (Salât ve Selâm Ona) buyurdu ki:
“ Bir kimse imama uyduğunda, imamın okuması onun okuması ye­rini tutar.”
1/a. Başka Bir Rivayet:
“ Bir adam, Nebi’nin (Salât ve Selâm Ona)  ardında öğle ve ikindiyi kı­larken, okudu. O sırada biri ona okumamasını işaret etti. Namaz bitince, okuyan:
 Peygamberin ardında okumama engeli mi oluyor­sun?” diye sordu ve bu konuda karşılıklı konuşmağa başladılar. Derken Peygamber (Salât ve Selâm Ona) duydu ve buyurdu ki:
Bir kimse imamın ardında namaz kılarsa, imamın okuma­ması, onun okuması yerine geçer.”
1/b. Başka Bir Rivayet:
 Peygamber (SAV)  ardındaki bir adamın sesli oku­duğunu duyunca adama engel olmuştu.”
1/c. Başka Bir Rivayet:
Peygamber (SAV), topluluğa namaz kıldırdı. Ardında olanların arasından bir adam sesle okumuştu.
Namazı bitirince:
 Ardımda olanlardan hanginiz okudunuz?” diye üç kere sordu.
Biri:     Ben, ey Allah'ın Resulü.”  dedi.
Buyurdu ki:  “ Bir kimse imamın ardında namaz kılarsa, imamın okuması, onun okuması yerine geçer.”

1/d. Başka Bir Rivayet:
Peygamber (SAV), öğle -yahut ikindi- namazını bitirince sordu:
 Hanginiz Sebbih İsme Rabbikelâ'lâ'yı okuyordu
Namaz kılanlar susunca, birkaç kez sorusunu tekrar etti.
Sonunda içlerinden birisi:
“ Bendim ey Allah'ın elçisi” dedi.   .
Hz. Peygamber:
 Evet,  gördüm ki, Kur'an okumada sen benimle çekişiyordun. (Ya da, okumamı karıştırıyordun.)” Buyurdular.

2. İbrahim’in Şöyle Dediği Rivayet Edildi:
Abdullah b. Mesûd, Huzeyfe, Ebû Musa (RA) ve Hz. Peygamberin ashabından bir kaçı daha,  bir evde hep bir arada idi­ler.  Birbirlerine namaz kıldırmayı teklif etmeğe başladılar:
Teklif alanlardan biri buna yanaşmayınca,
 Ey Ebû Abdurrahmân sen öne geç.” dendi. Ebû Abdurrahmân imam olarak öne geçti, onlara ne ağır ne de uzun olan ancak rükû ve secdelerinin hakkını verdiği bir namaz kıldırdı. Bitirdiğinde orada bulunanlar:
“ Evet, gerçekten Ebû Abdurrahmân, Peygamber (SAV)’in namaz kıldırma yöntemini aynen kapmış bulunuyor,” diye konuştular.
Bir Hadis:  Namazı camide kılmanın ayrı bir sevabı vardır. Yani camide namaz kılmak, evde kılmaktan daha sevaptır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
1.  “Evde kılınan namaza bir sevap,
2.  Mahalle mescidinde kılınana yirmi beş sevap,
3.  Cuma namazı kılınan büyük camide beş yüz sevap,
4.  Mescid-i Aksa'da beş bin sevap,
5.  Medine'deki bu mescidimde elli bin sevap,
6.  Mescid-i haramda (Kâbe'de) yüz bin sevap vardır.” (İbni Mace)

NURUL İZAH
İmamlık ve Değeri

İmamlık yapmak, ezan okumaktan derece bakımından daha üstündür.
Sağlığı yerinde olan erkekler için imamlığın sahih (ve doğru) olmasının şartları altıdır:
 1)  Müslüman olmak,
 2)  Erginlik çağında bulunmak,
 3)  Akıllı olmak,
 4)  Erkek olmak,
 5)  Namaz kıldırabilecek ka­dar Kur-an'dan âyet okuyabilmek,
 6) İmamın, sürekli burun kanaması, konuşurken "fe" veya "te" harflerini tekrarlamak, pelteklik gibi özürlerden uzak bulunmasının yanı sıra, temizlik ve avret mahallinin örtülmesi gibi, her türlü şartın kendisinde mevcut bulunması gerekir.

Yerleşik Olan ve Yolcu,
İmam Binili ise,
İmamla Cemaat Arasında Engel Varsa
İmama Uymanın Sıhhatinin
(Doğruluğunun) Şartları

1) İmama uyarak namaz kılacak kimsenin imama uymaya niyet edip imamla birlikte tekbir alması;
2) Kendilerine kadınların da uyabilmesi için imamın kadınlar için niyet etmesi gerekir.
3) İmamın topuklarının kendisine uyanlardan önde olması gerek.
4) İmamın durumunun cemaatinkinden daha düşük (meselâ; imamın nafile kılıp cemaatin farz kılması gibi) bir mertebede bulunmaması,
5) İmamın, cemaatin kıldığı farzdan başka bir farz kılıyor olmaması,
6) Dört rek'atlı farzlarda, yerleşik olan kimse­nin, yolculara imam olmaması,
7) Cemaatle kılınan bir namaza, sonradan katılan kişi olmaması,
8) İmamla, cemaat arasında kadınlardan oluşan bir saf tutulmuş olmaması,
9) İmam ile cemaat arasında, ne kayık geçebileceği bir ırmak, ne de arabaların geçeceği bir yol bulunmaması,
10) İmamla cemaat arasında, imamın hareketlerini görmeye engel olabilecek duvar, çit gibi şeylerin bulunmaması. Fakat arada engel olan duvar ve çite rağmen, imamın okudukları rahatça duyulabiliyor veya hareketleri seçilebiliyorsa, doğru olan görüşe göre imama uyulabilir.
11) İmam binekte, uyanlar yaya olmamalı.
12) Uyanların imamın bindiği binekten (hayvan veya araba)  başka bir binekte bulunmamalı.  Yani imam bir gemide, kendine uyan­lar bir başka gemide olmamalı.
13) Hanefi Mezhebine mensup bir uyanın, Şafi olan imamın kustuğu ve ya bir yerinden kan çıktığı halde abdest tazelemediğini görmüş olması.


MÜLTEKA 
İmamete Ehil Kişiler

·   Namaz kılan erkeği arada engel (perde) olmayan aynı yerde, müşterek tahrime ile kılınan bir namazda, şehvet çağına ulaşmış kadın[1] erkekle aynı hizada namaza dursa, eğer, erkek imam tarafından kadın için de imam olmaya niyet edilmişse, erkeğin (imam olanın) namazı bozulur.
·   Kadın için imamlığa niyet etmemişse, erkeğin namazı bozulmaz.
a. Erkeğin, kadına uyması, çocuğa uyması,
b. Tahir olanın (azalarını yıkayarak abdest alanın) özürlüye, [2],
c.  Kari olanın [3] ümmi olana,
d. Giyimli olan kimsenin üryan  (çıplak)  olana,
e. İmasız kılan kimsenin ima (işaret) ile kılana,
f.  Farz kılan kimsenin nafile kılana veya başka farzı kılana uyarsa namaz olmaz.

1.  Abdestlinin mesh edene[4],
2.  Nafile kılanın farz kılana,
3.  İma ile kılanın ima ile kılana,
4.  Dik (düzgün) kılanın, kambur olana uyması caizdir.
5.  Aynı şekilde abdestli olanın, teyemmümlüye,
6.  Ayakta kılanın oturarak kılana uyması caizdir. [5].

·    İmamı Muhammed bu iki meselede (5. ve 6. Maddelerde) muhalefet etti[6].
·     Kişi, imamının abdestsiz olduğunu bilirse, namazı iade eder  [7].

·     Kari ve Ümmi (Kuran’ı okuyan ve okuyamayan kişiler)  olan iki kişi, ümmi imama uyarlarsa;
1.  İmam’ı Azam (R.A.)'a göre, hepsinin namazı bozulur,
2.  İmameyn, sadece karinin namazı bozulur, dediler.

·      Kari olan imam, farzın son iki rekâtında, yerini ümmiye bıraksa, hepsinin namazı bozulur. Çünkü ümmi imamete ehil değildir. 

MÜLTEKA ŞERHİ

İmamete Ehil Kişiler
Kadın ve Erkeklerin Namazı
[1] . Metinde geçen kadınla erkeğin bir namazda hizaya gelmeleriy­le erkeğin veya kadının namazı fasit olup, sahih olmaması konusunda şunları bilmek gerekir:
a)   Namaz kılan kimselerin mükellef olmaları şarttır.
b)   Aralarında hiza meydana gelen erkek ve kadın her iki  şahsın ikisi de namazda bulunması şarttır.
c)   Bulundukları namaz rükûlu, secdeli namaz olması şarttır.
d)   Bulundukları namazın iftitâh tekbiri ve edası  aralarında müş­terek (ortak) olması şarttır.
e)   Her ikisinin aralarında perde bulunmayan bir mekânda bulunma­ları şarttır.
f)   İmam namaza başlarken kadınlara  da imamlığa niyet  etmesi şarttır.
g)   Kadın ve erkek olanların yönlerinin de bir olması şarttır.
h)   Erkeğin, bâliğa veya şehvet sahibi kadına geri dur­ması için işaret etmiş olması şarttır.
ı)   Hizada durmaları bir rukûnda olması şarttır.   (Merâkıl Fe­lah – Tahtâvi -  Nimetül İslâm)
·        Dokuz yaşına ulaşan kızlar da şehvet çağına gelmiştir.
FETVA
Soru: Hind, kocası Zeyd'e uyduğunda ayağı Zeyd'in ayağının arkasında olup, ama uzun boylu olduğundan secdede Hind’in başı Zeyd'in başından ileri geçmektedir. Bu durumda, Hind'in namazı caiz olur mu?
Cevap:  Olur. (Fetavayi Feyziye)

Soru:  Erkek ve kadınların namazlarda küçük çocuğa iktida etmele­ri  (uymaları)  caiz olur mu?
Cevap:  Olmaz.   (FETÂVAYI NETİCE)

[2]. Soru: Sağlam ve sağlıklı olanın özürlü olana uyması fasit midir?
Cevap:  Fasittir. (ABDURRAHİM)
              
FETVA
Soru: Selisü Bevle (idrarı akan) hastalığına müptelâ olan, özür sahibi Zeyd'e özür sahibi olmayan kimselerin iktida etmeleri caiz olur mu?
Cevap:  Olmaz.  (Fetavayi Feyziye)

Soru: Bir caminin imamı olan Zeyd, Fıtık hastalığına yakalandığında, imamlık şartlarını taşıyan Amr’i yerine vekil edince cemaatten birkaç kimse Zeyd'e (Fıtıklı İmama) vekili kullanan bu imamı istemeyiz diye Zeyd’i azle kadir olurlar mı?                                                                    

Cevap:  Olamazlar. (Fetavayi Feyziye)


Soru: İmam olan Zeyd'in kolunda yakısı olup özür sahibi olsa, özür sahibi olmayan kimselerin Zeyd'e uymaları caiz olur mu?                       
Cevap:  Olmaz.  (Fetavayi Ali Efendi)

Soru: Özür sahibi olmayan kimselerin, özür sahibi olan Zeyd'e uyması caiz olur mu?                                                     
Cevap:  Olmaz.  (Fetavayi Ali Efendi)
·       Sürekli gözü akan kimsenin hükmü de böyledir.                  
[3].  Soru: Harflerin mahreçlerini  düzgün okuyan Zeyd;   vecedeke yerine vezedeke, ficidiha yerine fizidiha okuyan Amr'e uyarsa namazı olur mu?        
Cevap:  Olmaz. (Fetaveyi Ali Efendi)

Soru: Bir mescidin imamı olan Zeyd,  Lahni Celî kıraati ile namaz kıldırsa; Gayril Mağzûbi yerine kayril mağzûbi ya da  velez-zâllin yerine Veled-dâllin dese azli gerekli olur mu?
Cevap:  Olur.   (Fetavayi Feyziye)

[4]. Soru:  Abdestte  ayaklarını yıkayan Zeyd, mestlerine mesh eden Amr'e namazda uyabilir mi?        Cevap:  Uyabilir.   (Fetavayi Feyziye)
[5]. Ayakta veya oturarak kılan kimsenin îma ile kılan kim¬seye uyması caiz olmaz.
Soru: Zeyd topal. Secde de dizlerinin birini yere koyamıyor. Bu durumda,  Zeyd'in imamlığı caiz olur mu?
Cevap:  Olur, fakat başkası evlâdır. (FETAVAYİ BEHCE) 

Soru: Ayağa kalkmaya ve oturmaya mecali olmayan Zeyd, yatarak namaz kılarken, yine hasta olan, ama oturmaya gücü olan Amr'in Zeyd'e (yatarak namaz kılana) uyması sahih olur mu?
Cevap:  Olmaz. (Fetavayi Feyziye)

Soru: Topal olan Zeyd, ayakta iken (dikildiğinde) ayağının başparmağını yere bastığı halde,  ökçesi yere dokunmuyor. Bu durumda; Zeyd'in imamlığı caiz olur mu?
Cevap:  Olur.  HAMİŞİ BEHCE

Soru: Kambur olan Zeyd'in kambur olmayan kimselere imamlık yapabilir mi?
Cevap:   Yapamaz.  (Fetavayi Behce)
·       Bu son fetva, İmam'ı Muhammed'in görüşüne göredir. Asıl olan; metinde geçtiği gibi kamburun kambur ol­mayana imamlığı sahihtir. Fakat bu sahih olan cihet, kamburluk rükû hâline varmayan şeklidir. Aksi takdirde sahih olmaz.
(6). Zira her iki rek'at bir namazdır. Binaenaleyh tahkik ve takdir yönünden hiç bir suretle kıraatten hâli kalması caiz olamaz. İmam­lığa Ümmî (câhil) olan kimsenin ehliyeti olmadığından

Soru: Farz olan namaza imamlık eden Zeyd, namazın rekatlarından bi­rinde,  namaz caiz olacak kadar okuduktan son­ra tutulup (okuyacağını unutsa) sonra o namazı tamamlamadan Amr'i yerine geçirip kendisi başka bir mekâna gitse, Zeyd'e uyan kimselerin namazları batıl olur mu?
Cevap:  Olur. (FETAVAYİ BEHCE) 

[7].   Bu hususu Resûl’ü Ekrem (S.A.V.) Efendimiz şöyle açıklamıştır:
Bir kimse cemaate imam olur sonra da abdestsiz veya cünüp ol­duğu meydana çıkarsa, hem o imam ve hem cemaat namazlarını iade ederler.”
Soru: Özür sahibi olmayan kimseler, özür sahibi olan imam Zeyd'e uyarlarsa namazları geçerli olur mu?
Cevap:  Olmaz.  (ABDURRAHİM)

Soru: Namazında tadili erkânı olmayan imam Zeyd'e uymak sahih olur mu?
Cevap:  Olmaz.  (ABDURRAHİM)
                                     
Soru: Dârı Harpten   (Küffar memleketinden)   gelip İslâmla tanışan Zeyd, birkaç Müslümana bir süre imamlık ettikten sonra, imamlığım hâlinde mürtet idim, dese, yeniden Dâri Harbe dönse,  imamlık yaptığı kimselerin namazlarını iade etmeleri gerekir mi?
Cevap:  Gerekmez.  (Fetaveyi Ali Efendi)

·       Muhammed b. Hasan (Rahimehullah), abdestlinin teyemmümlüye uymasını uygun görmemiştir.
·       Muhammed b. Hasan (Rahimehullah), ayakta namaz kılanın, oturup rükû ve secde ederek namaz kılan kimseye uymasına cevaz vermemiştir.
·       Rasûlullah (Sallallahu aleyhi vesellem), vefatından önceki hastalığında, öğle namazını oturarak kılmış, insanlar da ayakta kendisine uymuşlardır.
·       Rivayet olunduğuna göre Efendimiz (SAV),  Ayşe (R.A)’nin odasında namaz kılar,  insanlar da Mescid’de O’na uyarlardı.

NURUL İZAH
Cemaatın İmama Uyup
Uymayacağı Durumlar
Cemaat henüz "et-Tahiyyâtü"yü bitirmeden imam selâm verirse, cemaat Tahıyyâtü tamamlamalı.
1.  Rükû ve secdelerde üç kere tespih söylemeden imam başını kaldırsa cemaat imama uymalıdır.
2.  İmam, unutarak fazladan bir secde yapsa veya son oturuştan sonra sehven ayağa kalksa kendisine uyulmaz.
3.  Eğer imam, sehven kılmak üzere kalktığı rekâta devam eder ve bunu secdeyle bağlarsa, cemaat, imamı beklemeden selâm verir.
4.  Eğer imam, son oturuştan önce unutarak ayağa kalkarsa ce­maat bekler; imamın fazladan kılmaya kalktığı rekâtın secdesini henüz yapmadan cemaat selâm verirse kıldıkları farz namazları bozulur.
5.  İmamın teşehhüt miktarı oturmasından sonra ve onun selâmını beklemeden cemaatin selâm vermesi mekruhtur.

NURUL İZAH

İmamlığa Layık Olanlar
(Mülteka’da Olmayan Konular Varsa Diğer İmamların Görüşleri Alınmaktadır)

1.  Namaz kıldırmakla görevli veya (idarî) yetkiye sahip herhangi bir kimse bulunmadığı takdirde, bunlar arasında şer’i hükümleri en çok bilenler imamlığa daha lâyıktır.
2.  Sonra daha güzel yüzlü olan­lar,
3.  Sonra soy ve sülâlece diğerlerinden daha asıl ve daha şerefli olanlar,
4.  Sonra sesi daha güzel olanlar,
5.  Sonra da elbisesi daha te­miz olanlar imamlığa diğerlerinden daha lâyıktır.
İdarî yetkiye sahip olanlar: Emîr, vali, kadı gibi idarî otoriteye sahip kimselerdir. Bunlar imamlığa, evsahibinden, görevlilerden daha lâyıktırlar. Çünkü herkesin vekilidir. Bu sıfata sahip olanlardan biri ve imam bir arada bulunsalar, (imamlık için) bunlar (idarî yetkiye sahip olanlar)  görevli olan imama tercih edilir.
·       Rasûlullah (SAV), yola çıkmak istediğinde, Malik b. El-Huveyris ve amcasının oğluna: “Namaz vakti geldiğinde ezan okuyun ve sonra kamet getirin ve yaşça büyük olanınız imamlık yapsın” buyurmuş olup, hadisi Buharı ve Müslim rivayet etmiştir.

NURUL İZAH

Cemaate Gelmemeyi
Mazur Gösterecek Haller

1) Yağmur,
 2) Soğuk
 3) Korku,
 4) Karanlık,
 5) Hapis,
 6) Körlük,
 7) Felçli olmak,
 8) El ve ayak kesikliği,  
 9) Hastalık,
10) Yürümeye engel olan dizlerdeki dermansızlık,
11) Çamur,
12) Kötürüm halde bulunmak,
13) Yaşlılık,
14) Cemaate gitmekle fıkıh dersini kaçırma endişesi,
15) Canın çekeceği bir yemeğin hazır bulunması,
16) Yola çıkmaya niyetlen­me,
17) Bir hastayla ilgileniyor olmak,
18) Gündüz değil de gece­leyin şiddetli rüzgâr esmesi.

Saydığımız on sekiz maddede geçen fiillerden birinin oluşması, cemaate gelmemeyi mazur gösterir.
·       Geçerli bir özür sebebiyle cemaatten geri kalanlara da ce­maat sevabı verilir.

SAFLAR

1.  İmama uyan tek kişi ise imamın sağ tarafında, iki kişi veya da­ha çok iseler arkasında dururlar.
2.  Cemaatle namaz kılarken önce erkekler, sonra erkek çocuklar, sonra hunsalar ve en arkada da kadınlar saf tutar.
3.  İmam, kadınlara da imam olduğuna niyet etmedikçe kadının imama uyması sahih olamayacağından erkekle aynı hizada olmanın hükmü cereyan etmez. Kadın ile aynı namazı kılarlarken kadın, erkeğin yanına durmuş olsa, erkeğin namazı bozulur (F).

MÜSNED - İMAM EBU HANİFE 

Saflar ve Melekler

1. İbn Abbas’tan Şöyle Rivayet Edildi:
“ Peygamber  (Salât ve Selâm Ona) bir erkek ve bir kadına namaz kıldırdı.   Erkek Hz. Peygamberin, kadın da erkeğin arkasında durdu.”

2. Ebû Saîd El-Hudrî’nin Rivayetine Göre
 Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

“Melekler namazda saflarda aralık bırakmayıp düzgün tutan­ları överler.” 

 MÜLTEKA 

Namazda ABDEST BOZULMASI

1. Kişinin, namazda abdesti bozulsa, abdest alır [1] ve kaldığı yerden namazı tamamlar.
·       Fakat baştan başlaması efdaldır. Eğer bu kişi imam ise,  yerine başkasını çeker. İmamın kendisi abdest alır döner, eğer tayin ettiği imamı henüz namazı bitirmemişse vacip olarak evvelki (kıldığı) yerine gelir, namazı tamamlar. İmam namazı bitirmişse, geri dönmek veya abdest aldığı yerde tamamlamak hususunda, tek kılan gibi muhayyerdir.
2. Kasten abdestini bozsa yeniden başlar. Aynı şekilde delirse, bayılsa, ihtilam olsa, kahkaha ile gülse, namaza engel bir pislik üzerine isabet etse, başı yarılsa, abdest bozduğunu zannedip mescitten dışarı çıksa, mescidin dışında safları geçse, sonra anlasa ki abdest bozulmamış. Bu durumlarda namaza yeni baştan başlar.
3. Mescitten dışarı çıkmamış ise veya safları geçmemişse kaldığı yerden başlar ve namazını tamamlar.
4. Abdestsizlik hali namazın sonunda vaki olsa, beklemeden abdest alır, namazını tamamlar.
5. Teşehhüdden sonra abdesti bozulsa, abdest alır ve selam verir. Bu halde (teşehhüdde) kasden abdestini bozsa veya namaza zıt bir iş yapsa namazı tamam olur.
6. İmamı Azam’a göre; bu halde iken (Teşehhüdden sonra):

a. Teyemmümlü kişi su görse,
b. Veya mesh müddeti bitse,
c.  Veya meshleri kolaylıkla ayağından çıksa,
d. Veya ümmi olan sure öğrense,
e. Veya çıplak[2] olan elbise bulsa,
f.    Veya ima ile kılan rükünleri yapmaya kadir olsa,
g. Veya tertip sahibi [3] kaçırdığı namazı hatırlasa,
h. Veya kari (okuryazar) olan imam, ümmiyi yerine bıraksa,
i.     Veya sabah namazında güneş doğsa,
j.    Veya cumada ikindi vakti girse,
k. Veya özürlünün,  özrü bitse,
l.     Veya sargı, yaranın iyileşmesinden dolayı düşse,
 Namaz batıl olur.
7. İmam, mesbuku (namaza sonradan yetişen-rekât kaçıran)  namaz kıldırması için yerine geçirse sahihtir. (Fakat evlâ olan müdriki çekmektir. Çünkü İftitâh tekbirine yetiştiğinden selâmda başkasını çekmeye ihtiyaç yoktur.
8. Mesbuk olan imam, evvelki imamın namazını tamamlasa, cemaatle selam vermesi için yerine bir müdriki (imam ile namaza başlayan) geçirir. Bundan sonra mesbuk olan imam, namaza zıt bir iş yaparsa, bu hareket mesbuka zarar verir, Ama namazdan çıkanlara (İmam ve diğer cemaate) zarar vermez.
9. Namaz bitiminde (Teşehhüdden sonra), imam kahkaha ile gülse veya kasten abdest bozsa, mesbuk olanın namazı bozulur,  eğer imam, konuşsa veya mescitten çıksa mesbukun namazı bozulmaz.
10.                Bir kimsenin üzerine, rükû ve secdede namaza engel bir hal olsa  (namazın kalanına devamı ederse), ikisini de (rükû ve secdeyi) vacip olarak iade eder.
11.                Bir kimse (önceki rek'atte) secdenin birisini (yap­madığını) rükû veya secdede hatırlarsa ve unutmuş olduğu secdeyi yap­sa, rükû ve secdeyi iade etmesi menduptur. (Vacip olmasa da tekrar etmesi güzeldir.)
12.                Kişinin, rükû ve secdeyi iade etmesi, İmam'ı Ebû Yusuf’a göre farzdır.
13.                Bir kimse diğer bir kimseye imam olsa ve imam olan kişinin de abdesti bozulsa:
a. Eğer imama uyan erkek ise, imamete geçirilmese bile, imamete geçmeye taayyün eder.
b. İmama uyan erkek değilse;
·       Bir görüşe göre: Yine de imama uyan kimse imamlığa tayin edilir. Ve ikisinin namazı da fasit olur.
·       Başka bir görüşte ise:  Fasit olmaz. Sahih olan görüşe göre ise, imama uyan kimse lâyık olmadığı halde) imamlığa tayin edilmez ve (o cemaatin) namazı fasit olur. İmamın ki ise, fasit olmaz.[225]
12. İmam kıraat etmekten tutulsa (yanılsa), yerine başkasını geçirmesi caizdir. İmameyn buna muhaliftir[4].

MÜLTEKA ŞERHİ

Abdestin Bozulması
   [1]. Namaz içinde abdesti bozulan kimse, abdesti bozulduğu saatten itibaren beklemeden abdest alır ve namazına devam eder”, hükmünden şu gerçek anlaşılmaktadır:
Abdesti bozulunca namazın içinde bir rukûn eda eder veya edecek kadar durursa, namazı geçersiz olur. Uyku hâlinde falan olmazsa abdesti bozulduktan sonra bir rukûn eda eder veya edecek kadar durursa yine namazı geçersiz olur.

·       İmamı Şafi Merhum ise, abdesti bozulunca dursun durmasın mut­laka abdest alır ve yeniden namazı kılar, kıldığının üzerine devam edip, tamamlaması caiz olmaz, demiştir.
·       Namaz içinde abdesti bozulan kimse durmayıp ve başka bir hades yani  tuvalete gitme gibi durumlar söz konusu değilse, en yakın sudan abdestini alır ve namazına devam eder.
·       Namazın kalanına devam etmeye bina,
·       Abdest bozulduktan sonra yeniden kılmaya da istinaf denilmiştir.

[2]. Burada şu hükümler anlaşılmalıdır: Çıplak namaz kılmak, İslâmiyet’te vardır. Giyineceği bir şeyi olmayan kimseler için namazı terk etmek söz konusu olamayacağından dolayı durum neyi gerektiriyorsa, öyle kılar. Bu nedenle, çıplak olan kimse, elbise bula­madığı takdirde çıplak kılacak. Çıplak namaz kılarken elbise bulur­sa yazar merhum bunun hükmünü metinde izah etmektedir.

[3]. Tertib Sahibi: Üzerinden namaz geçmemiş ve namaz borcu olmayan kimsedir.

[4]. İmam'ı Azam’la İmameyn arasındaki anlaşamazlık,  namaz geçerli olacak kadar okunmadığındandır. Eğer imam namaz caiz olacak ka­dar okursa, rükû etmesi gerekir.  Başkasını yerine geçirmesi fıkıh alimlerince geçerli değildir.

FETVALAR

Soru: Farz olan namazda imamlık eden Zeyd, namazın rekâtlarından birinde Kur’an’dan namaz caiz olacak kadar okuduktan sonra okuyacağını unutsa, imamlık ettiği o namazı tamamlamadan Amr’i yerine geçirip kendisi başka bir mekâna gitse, Zeyd'e uyan cemaatin namazları geçersiz olur mu?
Cevap:  Olur. (FETAVAYİ BEHCE) 

Soru: Tecvit bilmeyip, harflerin mahreçlerine uyamayan imam ile kılınan namazların kazası gerekr mi?
Cevap:  Lahni Celî var ise gerekir. ABDURRAHİM

Soru: Tecvit bilmeyip kıraatinde Lahn-i Celisi olan Zeyd'in imamlığı caiz olur mu?
Cevap:  Olmaz. ABDURRAHİM.


Nahn-ı Celî: Açık ve herkesin bildiği tecvit hatası. 
Lahn-ı Celî,
  harflerde veya harekede yahut sükûnda olur. Örneğin: (TI ) harfini dal, (SAD’I) sin okumaktır. (İBN-İ ABİDİN)
                          
MÜLTEKA  

Cuma Namazı [1]

Cum'anın geçerli olabilmesi için gerekli şartlar
Edasının şart­ları:
a)  Şehir veya şehrin kenarı olmalıdır [2].
b)  Sultan veya yardımcısı bulunmalıdır.
c)  Öğle vaktinde olmalıdır.
d)  Öğle vaktinde, Cumanın farzından önce hutbe  okunmalıdır[3].
e)  Yeterli, en aşağı üç kişi bulunmalıdır. 
f)   Cuma kılınacak yerde, amir tarafından verilen [4] genel izin olmalıdır.
                                                
Şehir: Bir yerleşim yeridir ki; orada kânunları yürüten ve hadleri yerine getiren bir emir ve hâkim bulunur.
Yine denildi ki, Şehir: Bir yerleşim yeridir ki; o yerleşim yerinde, üzerine Cum'a vacip olanlar, mescitlerin en büyüğüne toplansalar, o mescide sığmazlar.
Şehrin finasi: Bir yerleşim yeridir ki; Şehre bitişik olup, ölüleri def­netmek, at bağlamak ve silâh atmak gibi belde halkının yararlanması için ha­zırlanmış olan sahalardır.
·       Cuma bir Şehirde birçok yerde sahih olur. Esâh olan da budur.
a. İmam Âzam (R.A.)’dan bir rivayette; Cum'a, ancak bir yerde sahih olur.
b. İmam'ı Ebû Yusuf (R.A.)a göre ise; eğer o (iki yerin) arasına nehir girerse, iki yerde Cuma kılmak caiz olur.
c.  Mina, Hac mevsiminde Şehir hükmündedir. Orada Halife veya Hicaz Emîrî'nin kıldırmasıyla Cuma sahih olur. Hac mevsimindeki emirinin kıldırması veya Arafat’ta kılınması sahih değildir [5].
Hutbenin farzı:

a. İmam'ı Azam (R.A.)’a göre:  Bir tespih veya tespihe benzer (Tehlil, Tahmit ve tekbir gibi) zikirlerdir [6].
b. İmam'ı Ebû Yûsuf ve İmam'ı Muhammed (R.A.)a göre:  Hutbe denilecek dere­cede uzunca bir zikrin olması gerekir.(hutbe diye isimlendirilen bir zikir elbette gerekir.)
Hutbenin sünneti:
1. Taharet üzere [7]olmak.
2. Hutbeyi ayakta [8]okumak.
3. Hutbeyi iki kısma ayırarak okumak.
4. İki hutbe arasını bir celse (oturmak) ile ayırmak­tır.
·       Öyle iki hutbe kî;
5. Kuranı Kerim’den bir ayet okumak,
6. Takva ile vasiyet etmek,
7. Nebi Aleyhisselâm üzerine Salât'i okumaya şumüli olmaktadır.
·       Hutbenin sünnetin tertibini terk etmek mekruh olur.
·       Hutbeyi, bir tespih okumak veya "el-Hamdulillah" diyecek kadar kısa tutmak caiz ise de mekruhtur.
Cuma’da cemaat:
a. İmamdan başka en az üç kişidir [9].
b. İmam'ı Ebu Yûsuf (R.A.)a göre: İmamdan başka en az iki kişidir.
c. Denildi ki: İmam'ı Muhammed, İmam'ı Ebû Yû­suf ile aynı görüştedir.  Fakat esas olan İmam Azam’la aynı görüştedir.
·       Eğer cemaat, imam secdeye varmazdan evvel dağılsalar:
a. İmam'ı Âzam(R.A.)'a göre: İmam, Cuma'yı terk edip, öğle namazını yeniden kı­lar.
b. İmam'ı Ebû Yusuf ve İmam'ı Muhammed'e (R.A.) göre ise: Öğle namazını yeniden kılmaz, Cuma namazını eda eder. Ancak imam Cuma namazına başlamadan evvel dağılmışlarsa, o zaman, ittifakla (görüş birliğiyle) öğle namazını yeniden kılar.

·       Öğle vaktinin çıkması ile Cuma namazı batıl olur.

Cum'a namazının vacip olmasının altı şartı

1)  Şehirde ikamettir [10]. (Misafir üzerine farz değildir).
2)  Erkek olmaktır.  (Kadınların üzerine farz değildir),
3)  Sıhhattir. (Hasta üzerine farz değildir).
4)  Hürriyettir, (köleler üzerine farz değildir),
5)  Gözlerin selâmetidir, (âmâlara farz değildir).
6)  Ayakların selâmetidir,  (Kötürüm veya ayakları kesilmiş olanlar üzerine farz değildir) [11].
·       İmam'ı Âzam R.A.'a göre: A’mâ (kör) üzerine Cum’a namazı vacip değildir. Velev ki ellerinden tutup (cumaya) götürecek kimseleri bulunsun.
·       İmam'ı Ebû Yûsuf ile İmam'ı Muhammed (R.A.) A'mânın elinden tutan bulunduğunda ihtilâf etmişlerdir. Hac'da olan ihtilâf da bu gibidir [12].
·       Bir kimse şehrin haricînde olup, ezan sesini işitirse, İmam'ı Muhammed (K.A.)’e göre, Cum'a namazı onun üzerine vacip olur [13]. Fetva buna göre verildi.
·       Üzerine Cum'a vacip olmayan kimse, Cuma na­mazını eda ederse vaktin farzı ona yeter [14].
·       Misafir, köle ve hastanın Cum'a namazında imam olması caizdir. (Yolcu, köle ve hasta) ile kılınan Cum’a sahih olur [15].
·       Özrü olmayan kimse, öğle namazını Cuma’dan önce kılsa, kerâhat'i tahrime (harama yakın kerâhat) ile beraber caizdir. 
·       Özürsüz öğleyi kılan kimse Cuma’ya gitse,  imam da Cuma namazında olsa, o kimsenin öğle namazı:
a. İmam'ı Âzam (R.A.)'a göre: Bâtıl olur.
b. İmam'ı Ebû Yûsuf ile İmam'ı Muhammed (R.A.), ise: Cum'aya yetişip de Cum'a namazına başlamayınca, öğlesi bâtıl olmaz, dediler.
·       Özür sahibi ve hapis olan kimseler için Cum'a günü, Mısır'da (şehir), ce­maatle öğle namazını kılmaları (ister imam namazdan fariğ (ayrıldıktan) olduktan sonra olsun, ister evvel olsun, mekruhtur.  (Tek tek kılarlar.)
·       Bir kimse (Cum'a namazına) teşehhütte veya Secde'i Sehiv'de yetişse:
a. İmam'ı Âzam ile İmam'ı Ebû Yûsuf (R.A.)'a göre: O kimse Cum'ayı tamamlar. Yani yetiştiği rekâtı imam ile kalanını yalnız başına kılar[16].
b.  İmam Muhammed (R.A.) ise: Eğer, ikinci rek'atın ekserisine rükû’una) yetişmezse, Cumaya yetişmiş olmaz, öğleyi kılar,  dedi.
·       İmam  (hutbe için)  minbere çıktığı zaman, hutbesini tamamlayıncaya kadar (cemaat için):
a.  İmam'ı Âzam R.A.'a göre: Asla namaz ve konuşmak yoktur [17].
b. İmam'ı Ebû Yûsuf ile İmam'ı Muhammed ise:  (İmamın minbere) çıkmasından sonra hutbeye başlamadığı müddet konuşmak olur dediler.
·       Birinci Ezan’da Cumaya acele etmek ve satışı bırakmak vaciptir.[18] 
·       İmam, minberde oturduğu zaman, imamın önünde ikinci defa ezan okunur. Cemaat, imama karşı yönelir ve konuşmamaksızın hutbeyi dinler.  Hatip hutbeyi bitirdiği zaman cemaatle Cuma namazı kılınır [19]. 
Şümul:   Şümul kelimesi en genel tanımıyla ‘içine almak, kapsamak’ manalarına gelir. Ayrıca başına gelen sözcüklerle birleşik kelime olarak kullanıldığı da olur. Yani:  Kapsam, İçine alma, kaplama, kapsama, anlamlarına gelir.

 

MÜLTEKA ŞERHİ

 Cuma Namazı

[1]. Cuma Namazı, her Müslüman (akıl, baliğ) olan kimseye farzdır. Cuma namazını terk etmek büyük cinayettir ve inkârı küfürdür.        
·       Cuma namazının farziyetini bildiren âyet: “Ey iman edenler, Cuma günü namaz için çağrıldığınız  zaman hemen Allah'ı zikretmeye gidin. Alış verisi bırakın. Bu, bilirseniz, sizin için çok hayırlıdır.”  Cuma Suresi, Âyet: 9.                     
·       Âyet'i Celiledeki çağrılma şudur: Cum'a, namazının ezanı okunduğu zaman demektir ki; bu ezandan murat, imamın hutbe için min­bere oturduğu vakit okunan ezandır. Çünkü Resûlüllâh (SAV) Efendimiz zamanındaki Cum'a ezanı ancak (ikinci ezandan) ibaretti. Ebû Bekir, Ömer (R.A.) Hazretlerinin hilâfetleri devri de böyle geçti. Fakat Osman (R.A.) Efendimizin hilâfeti zamanında,  Müslümanlar çoğaldığı için bu zat dışarıda bir ezan daha okunmasını emretti. Ashab'ı Kiram (R.A.) Efen­dilerimiz de bunu beğendi. Bu şekilde icmâ hâsıl oldu. (Şeyh Zade, Buhari,  Ebû Dâvud - H. B. Çantay)
FETVALAR
Soru: Cum'a namazı farz mıdır yoksa vacip midir?
Cevap:  Kitap, Sünnet ve İcma'i Ümmetle farzı muhkemdir (Fetavayi Ali Efendi)

[2]. Soru: İstanbul'un finâsın'dan olan Davut Paşa ve Kâğıthane’de cami yapılıp içinde  sultanın izniyle  Cum'a ve  Bayram  namazlarını  eda  et­mek şer'an caiz olur mu?
Cevap:  Olur.  (Fetavayi Ali Efendi)

[3].  Binaenaleyh, hutbeyi Cuma namazının  farzından  sonra ya da öğle vakti girmeden okumak suretiyle Cuma eda edilirse, hutbe sahih olmaz ve na­maz da olmaz.

Soru: Cuma için hutbe zevalden sonra erkekler huzurun­da olması şart mıdır?
Cevap:  Şarttır.   (Fetavayi İbni Nüceym)

[4] Yani muayyen bir yerde, bir mabette Müslümanların toplanıp Cuma namazlarını kılmaları için o memleketin emîri veya emirin vekili tara­fından izin verilmiş olmalıdır.  Gelenler  için  mabedin  kapılarının açık olması şarttır.

Soru: Zeyd, bir camide görevli iken, bir adam: “Ben hatiplik ederim.”  diye Zeyd’in yerine geçerek (sultanın izni yok iken)  imamlık ve hatiplik etmesi şer'an caiz olur mu?
Cevap:  Olmaz.    (ALİ EFENDİ)

Soru: Bir camide, hatip olup yerine vekil bırakmaya yetkili olmayan Zeyd, Amr’i vekil olarak görevlendirse, Amir’in kıldırdığı Cuma namazını kıldırdığı namaz sahih olur mu?
Cevap:  Olur.  (Fetavayi İbni Nüceym)

Soru: Bir caminin hatibi olan Zeyd, yerine vekil koymaya yetkili olarak, Amr’i yerine vekil etse. Zeydin, Cuma namazında Amir’e uyması caiz olur mu?
Cevap:  Olur. (FETAVAYI ALİ EFENDİ)

Soru: Yerine vekil koymaya yetkili olan Zeyd, Cumanın hutbesini kendisi okusa, özür sahibi olan Amr’in de imamlık yapması için ricada bulunsa ve Amir de imamlık etse, Cum'a namazı sahih olur mu?
Cevap:   Olur. (FETAVAYI ALİ EFENDİ)

Soru: Bir camide görevli, yerine vekil bırakmaya yetkili olan Zeyd, yerine Amr’i vekil ve başkasını vekil etmesine de Amir izin verebileceğini söyleyip başka belde veya köye gittikten sonra Amir de Bekir’i (Vekilin vekili) vekil etse, Bekir’in hatiplik ve imamlık yapması caiz olur mu?
Cevap:  Olur.  (Fetavayi Netice)

Soru: Cuma hutbesi okuyan Zeyd’in hutbeden sonra abdesti bozulsa,  hutbede hazır olmayan Amr’i yerine vekil etmesi caiz olur mu?
Cevap:  Olur.    (FETAVAYI FEVZİYE)

Soru: Bir köy camisinde imam ve hatip olan Zeyd, kendin­den başka üç erkek kimse ile cemaat olup cuma namazı kılsa, sahih olur mu?
Cevap:  Olur.  (Zira cemaatin en azı bu kadar olmalıdır.) ABDDRRAHÎM,

[5]. Zira Arafat cemaatin  toplanmasıyla ve  sultanın hazır bulun­masıyla mısır   (şehir)   olamaz.                                                        
·       Hutbenin ruknû   (farzı),  metinde geçtiği  üzere  tespih, tehlil ve tahmitten ibarettir.

·       Hutbenin sahih olması için;     

1. Namazdan önce olmalı,
2.  Hutbe kastı ile okunmalı,
3.  Hutbe vakit içinde okunmalı,
4.  Hutbe okunurken en az bir kimse bulun­malı,
5. Hutbeyi dinleyen kimse kendisiyle Cumanın cemaati  sayı­labileceklerden olması ve hutbe ile namazın arası başka bir amelle ke­silip ayrılmış olmaması gerekir.
NÎMETÜL İSLÂM

·       Hatip yalnız başına hutbe okursa, sahih değildir. Hiç olmazsa bir kişi olması şarttır, velev ki bu kişi uyusun, sağır olsun veya uzak yer­de olsun değişmez. Cemaat, Cumanın şartıdır.  (DÜRRÜ MUHTAR)
FETVA
Soru: Bir camide hatip olan Zeyd, okuduğu hutbenin manasını bilmese hatipliğe lâyık olur mu?
Cevap:  Olmaz. (Aynı hüküm; Dürer ve Gürer’de de anlatılmaktadır.) (Fetavayi Ali Efendi)

[7]. Taharetten maksat, abdest ve gusüldür. Binaenaleyh hatip hut­beyi abdestsiz veya cünüp okursa, kerahettir.

[8]. Metinde,  hutbenin  ayakta  okunmasının  sünnet olduğunun beyanı ile oturarak   okumanın  sünnete aykırı olmasından dolayı kerahet  olduğuna işaret ediyor.       

[9].  Fetva İmam'ı Azam  (R.A.)‘ın görüşüne göredir.

Soru: Cuma namazında şart olan, cemaatin imamdan başka en az kaç erkeğin bulunması gerekir?
Cevap:  Üç.  (FETAVAYI BEHCE)

[10] . Yukarıda tarif edilen emîri ve hâkimi (idareci ve hükmedici) kimselerin bulunduğu her şehir ve benzeri olan yerde Cum'a sahih olur.

Soru: Köy halkı üzerine Cuma namazı farz mıdır?
Cevap:  Değildir.

Soru: Köy halkının,  cuma günü öğle namazını cemaatle kıl­malarında kerahet var mıdır?
Cevap:  Yoktur.     (FETAVAYI BEHCE)

Soru: Köy halkı, Cuma günün­de cemaatle öğle namazını kılsalar,  kerahet var mıdır?
Cevap:  Yoktur.  (FETEVAYI FEVZİYE)

Soru: İki yüzden (200) fazla evlerden oluşan halkın üzerlerine cuma na­mazı vacip olup, halkı en büyük mescitlerine sığmayan bir yerde Cuma namazını kılmak için sultanın izni olmuş olsa,  o yerde Cuma na­mazı kılmak caiz olur mu?
Cevap:  Olur.    (FEYZİYE)

[11]. Soru: Kötürüm  olup,  yürümeye   kudreti   olmayan   Zeyd’in üzerine Cum'a namazı farz olur mu?
Cevap:  Olmaz.  (FETEVAYI FEVZİYE)

[12]. Yani â'ma olan kimse zengin olur ve elinden tutup götüren de bulunsa da, İmam'ı Azam (R.A)'a göre hacc farz değildir?
·       Ebû Yusuf ve İmam'ı Muhammed'e göre âmayı Hacca götüren bulun­duğunda hac farzdır.

[13]. Metinde geçen hüküm ve şarta göre, bir kimse şehrin dışında olur ve ezan sesini işitmezse, Cuma namazı farz olmayacağı an­laşılmaktadır.  Şehrin dışında bulunmada;  uzak  ve yakınlıkta  nazar itibara alınmıştır.

Soru: Şehir halkından olup, Cum'a günü dışarıda bulunup ezan sesini işitmeyenlerin üzerine Cuma vacip olur mu?
Cevap:  Muhtar olan bir fersah (12000 adım) yerde bulunan kimselere vaciptir. 
                                                                                                                      (HAMİSİ BEHCE)
[14]. Yani kadın ve  yolcu olan kimseler üzerine  Cuma namazı farz olmadığı halde Cuma namazını kılarlarsa, o günün öğle namazının ye­rine geçer.

[15].  Yani   yolcu,  köle ve  hasta kimseler  cemaat olarak  Cum’a hutbesinde ve namazında hazır olurlarsa, onlarla Cum’a namazı kılmak sa­hih olur.

[16].  İmam Âzam  ve İmam Ebû Yûsuf (R.A.)'ın delilleri:  “Bir kimse Cum'a günü imama  Cum'a na­mazının  teşehhüdünde yetişirse,  Cum'aya yetişmiştir.”
Hadis i şerifidir.

Soru: Zeyd Cum'a namazını kılmak için gittiği camide,  imamı teşehhütte bu­lup, Cum'a niyetiyle imama uyup, imamın oturduğunda, imam teşehhüdü bitirip selâm verse, Zeyd Cum'ayı mı tamamlar yoksa öğle namazını mı tamamlar?
Cevap:  Cum'ayı tamamlar. (FETAVAYI İBNİ NÜCEYM)

[17]. Namaz yoktur demek; Cum'anın öncesinde kılınan dört  rekât sünnet kastedilmektedir.  İmam hutbeye çıkmadan önce, Cum’anın  dört rekâtlı sünnetine başlamış ve bir rekâtını kılmışsa, ikinci rekâtta selâm verir, hutbeyi dinler. Eğer, üçüncü rekâta kalktıktan sonra hutbeye çıkılırsa, tamamlar. Bu sünneti kılmak olmadığı gibi başka namaz ve ibadette yapmak doğru değildir. Ancak, Ashabı tertip (tertip ehli) olan kimse hutbe anında sabah namazını kılmadığı hatırına gelirse, kalkar ve sabah namazını kaza eder.

Soru: Zeyd, Cum'a namazını kılmak için camiye vardığında, hatibin minberde hutbe okudu-ğunu görürse, Cum'anın sünnetini kılmayıp oturursa,  son­ra imamın sultanı methetmeye başladığında, Zeyd de Cum’anın farzından önceki sünnetini edâ ederse, bir beis var mıdır?
Cevap:  Yoktur. (HAMİSİ BEHCE)

Soru: Zeyd, sahibi tertip iken, Cum'a günü sabah namazını eda etmeden, Cum'a namazını kılmak için camiye vardığında, hatibi hutbe okurken bulsa, Zeyd'e hatibin hutbesini tamamlamasını beklemeyip, sabah na­mazını kılarsa olur mu?
Cevap:  Olur.  (İBNİ NÜCEYM)

[18].  Bu husus  Kur'anı  Kerimde şöyle  beyan  edilmiştir:
Ey iman edenler, Cum'a günü namaz için çağrıldığınız zaman hemen Allah (C.C.)’ı zikretmeye gidin ve alış verişi bırakın.” Cum'a sûresi, Âyet: 9.

[19].  Hutbeyi okuyan kimsenin Cum'a namazını kıldırması gere­kir. Fakat küçük çocuk (Sultanın veya naibinin izni ile) okur ve ba­liğ kimse namazı kıldırırsa bu da caizdir.

Soru: Zeyd, Cumanın farzını eda ettikten sonra, zuhru âhiri: “Vaktine erişip henüz kılmadığım.” deyip kılmak istediğinde kamet getirmesi gerekir mi?
Cevap:  Gerekmez.  (ABDÜRRAHİM)








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder